Pazarlama literatüründe “İlk Karar Anı Teorisi”ni – FMOT ya da First Moment Of Truth– duymuşsunuzdur. Teoriye göre, reklam mesajıyla karşılaştığımızda bir ihtiyacımız tetikleniyor, ikinci aşamada markete gidiyoruz ve raftaki ürünle karşılaşıyoruz ve halihazırda ikna olduğumuz için satın alıyoruz, sonra eve gidip kullanıyoruz ve reklamdaki vaat doğru mu bakıyoruz.  İlk aşama uyaran, ikinci aşama raf ve üçüncü aşama deneyim.

Çalıştığım ajans UM’in bağlı bulunduğu IPG’nin çatısında hizmet veren Shopper Sciences şirketi ve arama devi Google tarafından gerçekleştirilen çalışmaya göre artık bu karar anı teorisi değişti: FMOT, ZMOT’a (Zero Moment of Truth’a) dönüştü.  Artık reklamı gördüğümüz andan itibaren ihtiyacımız tetiklendiyse internette araştırıyoruzi ürünü kullanan diğer kişilerin yorumlarını okuyabiliyoruz.  İkna olduk ve satın aldık, kullandık diyelim, ürünle ilgili fikrimiz olumsuzsa bunu yine internette paylaşıyoruz ve başka birinin “raf” aşamasını yok edebiliyoruz.

İçinde bulunduğumuz dönem, bildiğimiz anlamda pazarlamanın değiştiği dönem. Her gün cep telefonları, bilgisayarlar ve tabletlerde yüz milyonlarca satın alma kararı alınıyor veya iptal ediliyor.  Marka ne yapmalı? İşe online’daki tüketici algısını yönetme işini çok ciddiye almakla başlamalı. Başlamak gerçekten de bitirmenin yarısı. İkinci yarı şöyle: Marka ve rakipler hakkında konuşulanları dinlemek, pazarlama iletişim stratejisinde buna göre güncelleme yapmak, ürün ile ilgili zayıf noktalarda kaliteyi arttırırken, tüketici memnuniyetini yükseltip, bu olumlu deneyimleri paylaşanları  yaratmak…

Araştırma sonuçlarını şuradan indirebilirsiniz.

 

2 Comments

  1. Oya hanım, yazınız genel olarak güzel. Girizgah kısmı iyi fakat daha sonra bu sektörde bilinmeyen yeni bir şey geçmiyor içinde. Araştırma sonuçları Türkiye pazarı ve kullanıcısıyla bire bir örtüşmüyor olabilir, en azından şu anlık. Genel ifadeler yerine sizin bunca yıllık sektör tecrübelerinize dayanılarak yazılmış olan, “Markalar bu konuda tam olarak ne yapmalı” “Nasıl aksiyonlar almalı” “Dinleme yapılırken dikkat edilecek hususlar” “Nasıl dinleme yapılmalı” ve “Araçları” vb ayrıntılarla ilgili paylaşımlar bekliyorum. Bu konularda çok yazan yok. Yoksa konuda bilgili uzmanlar aslında sosyal medya’nın doğası denilen “paylaşmak güzeldir” sloganını yalnız birbirleri için mi kullanıyor:?) Umarım sizden daha farklı, teknik ve çözüme yönelik yazılar görebiliriz.(sizin altyapınızı düşünerek bunu söylüyorum) Bu arada yazınızı paylaşmam için en azından ana mecraların paylaş butonlarını blogunuzda kullansaydınız. Twitter hesabınıza giderek Re-tweet edeceğim ve siz benden çok daha iyi bilirsiniz ki blog ve sosyal ağ hesaplarınız arasında oluşaçak çapraz bir trafik sizin ve yazılarınızdan yararlanacak kesim için çok daha yararlı olur. Başarı ve yazılarınızın devamını diler nacizane tavsiyelerime kulak vereceğinizi umarım.
    Saygı ve selamlarımla.

    1. Atakan Bey,
      Eleştiriniz için teşekkür ederim. Zaman buldukça yazılarımı sizin de belirttiğiniz gibi detaya inerek yazmayı ben de çok istiyorum, gerekli de görüyorum… İŞ güçten zaman buldukça bu şekilde spesifiğe dokunacağım.
      “Paylaşalım, sosyalleşelim, ‘engage’ olalım” tarzı nereye varmaya çalıştığı belirsiz sosyal medya söylemlerinin dönemini çoktan geçtik hakikaten :). Geç kalmadan sosyal medyadan iş sonucu almak için harekete geçmenin zamanı artık.
      Not: Paylaş butonları çalışıyor sanıyordum, ama belki de sizin yazıyı eklediğiniz dönemde Plug-in arıza yapmıştı…

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.