Mobil Çağın En Önemli 5 Trendi

Deprem yardımlarını organize edebilmek için zincir mail’ler attığımız, ICQ’da kılık değiştirip, yan masada oturan arkadaşımızı kafaladığımız günler dün gibi geliyor bana. Oysa köprünün altından çok sular aktı. Web gözümüzün önünde habire değişiyor, biz de habire ipin ucunu kaçırmamaya çalışıyoruz.

Bugün mobil çağın tam ortasındayız. Eskaza telefonun şarjı biter de manzaraya bakmamız, karşımızdakiyle konuşmamız gerekir diye paniklediğimiz, uygulama indirmelere doyamadığımız, her yediğimizi fotoğraflayıp pin’lediğimiz, E5 karayoluna bile check-in yaptığımız, cihaz elimize yapışık yaşadığımız dönem.

İşte mobil çağın en önemli 5 trendi:

Animasyon gif'ler geri döndü1. Animasyon GIF’lerin Dönüşü

Devamını Oku

Mobil Köylüler, Networking Manyaklarına Karşı…

Sosyal_medyanin_gelecegi_Oya_Yasayan

Size de biraz bezginlik vermedi mi?

Durum güncellemeleri ve mesaj bombardıman altındayız. Ailemiz, arkadaşlarımız, bağlantı kurduğumuz işyerinden insanlar, nereden tanıdığımızı bile hatırlamadığımız ama eskaza eklediğimiz birtakım başkaları, beğendiğimiz sayfalar, hiç susmadan konuşuyorlar ve biz artık takip edemiyoruz. Gereksiz, alakasız, gürültücü bir veri bombardımanı.

Günlük internet kullanımımız laptop’larımızdan uzaklaşıp mobil cihazlara geçti. Elimizde akıllı telefonlar, tabletler var. Kablosuz bağlantılar hızlandı. Sitesini mobile adapte geliştirmeyeni dövüyorlar. Ama içerik bombardımanı altında ezilmek, anlamlı iletişime muhtaç olmak hala baki. İşte bu derdimize çare, niş sosyal ağlar.

Devamını Oku

Mobil Pazarlama: Neden ve nasıl? – 3

Mobil pazarlamaya yavaş yavaş ısınmaya devam edelim. Geçen hafta “yeni ve etkileyici teknolojiler ve aplikasyon bazlı projeler bulalım, en önemlisi de mobil internette, web’deki reklam kirliliğinin olmadığının, kaliteli içeriğin ortasında markanın reklamının tek başına yer alacağının ve yüksek tıklama oranlarının altını iyice çizelim.” diye yazmıştım.

Yeni ve etkileyici teknolojilerden ilki Augmented Reality diye değinmiştim, ikincisi ise lokasyon bazlı servisler.

Şimdilik “gizlilik haklarımız” konusunu bir kenara bırakalım. Bu servisler, kullanıcıyı satın alma hunisinin ucuna getirebilir. LBS’den önce marka kullanıcıya şöyle diyordu: “Bana şurada ve şurada ulaşabilirsin”. LBS’den sonra ise marka kullanıcısına “Ben sen neredeysen, oradayım” diyor.
LBS, kullanıcının satış noktasına yakınlığını, arkadaş çevresinin yazıp çizdiklerini, otobüs seferlerini veya hava durumu bahane edip, her durumda kullanıcıya mesajını ulaştırmayı başarır.
Foursquare gibi sosyal network’lerin bazı, LBS. Olay, telefonumuzun GPS fonksiyonu ile ‘neredeyiz ne yapıyoruz, arkadaşlara haber verelim, istersek direkt twit’leyelim’den ibaret. Foursquare’de aynı zamanda “tips” adı altında ciddi bir mekan datası da var. Bir çok insan şimdilik bunu sadece “neredeyim”i bildirmek için kullansa da, “öneri” potansiyeli ciddi gelecek vaadediyor.

Tamam da, LBS’i medya planımıza nasıl dahil edelim?
Mobil pazarlamanın geleceği sadece teknolojik gelişmelere değil, aynı zamanda diğer mecralarla nasıl entegre edileceğine de bağlı. Bu aslında bütün dijital iletişim araçları için geçerli. Ayrıca dijital medya uzun süredir o kadar bağımsız ele alınıyor ki, belki de mobil hakikaten eksik halkadır.

Reklamveren veya ajans, mobili iletişim planlarına koyarken şunara dikkat etse, hayat kolaylaşabilir:
1. Mobil reklamımın özellikleri ne olacak? (anlık mı, öz mü, kişisel mi?)
2. Tüketicimin bundan çıkarı ne olacak?
3. Hangi mobil teknolojileri kullanmalıyım? QR code promosyon mu yapmalıyım? Geleneksel mecra ile entegre bir proje mi yapmalıyım? Bu geçişi AR ile mi sağlamalıyım? Lokasyon bazlı mesaj mı iletmeliyim? İçeriği nasıl zenginleştirebilirim? Kısaca sadece yanar döner olmasın, tüketicimin de işine yarasın istiyorum, ne yapmalıyım?
4. Değerlendirme kriterlerim neler? Erişim, tıklama oranı, tıklama başı maliyet? Yoksa kullanıcının etkileşim kalitesi hepsinden daha mı önemli?

Uzun lafın kısası, mobilin iletişim platformu olarak avantajlarının altını çizmeliyiz. Herhangi bir yerde herhangi bir zamanda kullanıcıya kesin erişim, anlık geri dönüş potansiyeli ve bir sürü dikkat çekici teknolojik yenilik. Elbette, bu avantajlar mobil, pazarlama hedefleriyle uyumlu kullanıldığı sürece avantaj.

Kulanıcı geleneksel reklam mesajlarına çoktan bağışıklık kazandı. Bu yüzden onların en özel kabul ettiği cihazda karşılarına itme reklamla değil, içerikle, katma değerle ve yeni teknolojilerle çıkmak gerek (bkz. Biz Akıllı Telefonlular).

Mobile hazır mıyız?

Mobil Pazarlama: Neden ve nasıl? – 2

Ülkemizde mobil telefon penetrasyonu %85, GSM aboneleri 61,5 Milyon. Bunların 11,4 Milyonu 3G abonesi ve 9 Milyonu mobil Wi-Fi ile internette diye yazmıştım. Ama mobil reklam halen, dijital reklam (display + arama motoru + mobil) harcamasının sadece küçücük bir parçası.

Sebep ne? Bir kere, içerik ve dolayısıyla erişim halen çok kısıtlı: toplamda aylık 8-10 milyarlık internet sayfa gösterimine karşın 700-800 Milyon mobil internet sayfa gösterimi. 4 inch ekranlardan sözetsek bile, mobilin bilgisayar ekranındaki görsel etki ve içerik derinliğinin getirdiği deneyimle kıyaslanamayacağı açık. Dolayısıyla reklamvereni mobil reklama ciddi bir yatırıma ikna etmek zor.

Peki, ne yapmalıyız? Reklamvereni, mobile yavaş yavaş ısındırmalıyız. Bol bol yeni ve etkileyici teknolojiler ve aplikasyon bazlı projeler sunmalıyız. Rakipleri arasında ilk olacağını vurgulamalıyız. En önemlisi de mobil internette, web’deki reklam kirliliğinin olmadığının, kaliteli içeriğin ortasında onun reklamının tek başına yer alacağının ve alacağı yüksek tıklama oranlarının altını iyice çizmeliyiz.

Yeni ve etkileyici teknolojilere gelelim. Hepsinin başında bence augmented reality (AR) geliyor. 360 derece pazarlamanın satış noktası entegrasyonu için süper bir icat. Bu teknoloji sayesinde, cep telefonunuzun kamerası, gerçek dünya ile sanal interaktif uygulamaları birleştiren bir kapı haline geliyor. QR kodlara göre çok daha üstün uygulamalar yapılabiliyor.

Bir çok içecek ve otomobil markası, AR’ın potansiyelini farketmiş durumdalar. AR, satış noktası ve basın reklamlarının 3 boyutlu geleceği olacak.

Haftaya: Lokalizasyon bazlı servisleri pazarlamamıza nasıl dahil edelim?

Mobil Pazarlama: Neden ve nasıl? – 1

Farkında mısınız, mobil telefon penetrasyonunun %85 olduğu, GSM abonelerinin 61,5 Milyona ulaştığı bir ülkede yaşıyoruz. 11,4 Milyonu 3G abonesi ve 9 Milyonu mobil Wi-Fi ile internette. Hal böyleyken, mobil teknoloji ve iletişimi, pazarlama mix’lerimize girmesini düşünmenin zamanı geldi ve geçiyor. Hemen atlamamak gerek elbette, önce doğru mobil aracı ve mesajı bulmak gerek.

Öncelikle kampanyamıza mobil uygun mu değil mi diye düşünmeli. Mobil, hedef kitle ile bağlantı kurmanın ve kişisel interaksiyonun en iyi yollarından biri olsa da, her kampanyaya uygun değil.

Mobil pazarlama, uzun ince bir yol: Hedef kitlenin mobil kullanımını kavramaktan, onlara mobil web’in mi, mobil email’in mi, lokasyon bazlının mı uygun olduğuna karar vermeye, diğer pazarlama aktiviteleriyle bağdaştırmaktan başarıyı kriterlerini ölçümlemeye giden. Mobil araçlar ve başarı kriterleri haftaya yazmak istediğim entry’nin konusu…

Bugün, mobil tüketici hakkında Microsoft Tag’in bir infografiğini paylaşmak istiyorum. Umarım mobil kullanım datasına yakın zamanda kavuşuruz ve Türkiye mobil kitlesi için bir infografik de ben hazırlarım: